Adet döngüsü, kadın vücudunun hem fizyolojik hem de hormonal dengesinin en net yansımalarından biridir. Bu döngüde yaşanan herhangi bir değişiklik, bedenin bir mesajı olabilir. Tıpta “hipomenore” olarak adlandırılan az adet kanaması, genellikle adet süresinin çok kısa olması (1-2 gün gibi) ya da gelen kan miktarının oldukça az olması şeklinde tanımlanır. Normal bir adet döneminde kadınlar ortalama 30-80 mL arasında kan kaybederken, hipomenore durumunda bu miktar genellikle 5 mL’nin altındadır. Bazen sadece lekelenme şeklinde olabilir, bazen ise bir gün süren hafif bir akıntıdan öteye geçmez. Az gelen adet kanaması nedenleri hormonal düzensizliklerden polikistik over sendromuna kadar farklı sebeplerden kaynaklanabilir. “Az gelen adet kanaması neden olur?” sorusunun cevabı, kişinin yaşam tarzı ve genel sağlık durumuna göre değişir. Kadınlarda adet kanamasının az olması bazen erken menopozun işareti olabilir.

Az Gelen Adet Kanaması Nedenleri

Az gelen adet kanaması kadınların en sık karşılaştığı jinekolojik şikayetlerden biridir. Az az gelen adet kanaması bazen yumurtlama problemlerine işaret edebilir. Adet miktarındaki belirgin azalma, bazı sağlık sorunlarının ilk işareti olabilir. Her kadının adet düzeni birbirinden farklıdır. Bu farklılıklar, vücudun yapısından hormon düzeylerine, yaşam tarzından çevresel etkenlere kadar pek çok faktöre bağlıdır.

Adet kanamasının azalması nedenleri tiroid hastalıkları, stres ve aşırı kilo değişiklikleri olabilir. Adet kanamasının az gelmesi nedenleri özellikle rahim içi yapışıklıklar ve hormonal tedavilerle bağlantılı olabilir. Dolayısıyla az gelen bir adet, her zaman bir hastalık anlamına gelmez. Her zamanki adet düzeninde fark edilir bir değişiklik varsa ve bu durum birkaç ay boyunca devam ediyorsa mutlaka bir kadın doğum uzmanına danışmak gerekir.

Az adet kanamasının nedenleri şunlardır:

  • Hormonal Dengesizlikler: Adet döngüsünü yöneten hormonlarda yaşanan dengesizlikler, rahim iç tabakasının yeterince kalınlaşamamasına yol açarak adet kanamasının azalmasına neden olabilir. Östrojen ve progesteronun dengesizliği, özellikle polikistik over sendromu, tiroid hastalıkları ya da yüksek prolaktin seviyeleri gibi durumlarda sık görülür. Ayrıca aşırı stres, yoğun egzersiz, hızlı kilo kaybı veya yeme bozuklukları da hipotalamusu etkileyerek yumurtlamayı baskılayabilir.

  • Aşırı Stres ve Kilo Değişimleri: Aşırı stres ve ani kilo değişimleri, adet döngüsünü etkileyerek kanamanın azalmasına veya tamamen kesilmesine yol açabilir. Vücut bu durumları bir tehdit olarak algılar ve üreme sistemini geçici olarak baskılar. Özellikle hipotalamus bu süreçten etkilenir, yumurtlama durur ve östrojen seviyesi düşer. Düşük kalorili diyetler, yoğun egzersiz ya da duygusal stres, hormon dengesini bozarak rahim iç tabakasının yeterince gelişmesini engeller. Sonuç olarak adet miktarı azalır.

  • Yumurtlamanın Olmaması (Anovülasyon): Yumurtlamanın gerçekleşmemesi, yani anovülasyon, adet döngüsünün en önemli parçalarından birinin devre dışı kalması anlamına gelir. Normalde her ay bir yumurta olgunlaşır ve yumurtalıktan salınır; bu süreç aynı zamanda östrojen ve progesteron üretimini tetikler. Ancak yumurtlama olmadığında progesteron salgılanmaz, hormon dengesi bozulur ve rahim iç tabakası olması gerektiği gibi gelişemez. Sonuç olarak ya adet hiç gelmez ya da çok az miktarda, kısa süreli ve lekelenme şeklinde bir kanama görülür. Anovülasyon polikistik over sendromu, tiroid bozuklukları, yüksek prolaktin seviyesi gibi hormonal nedenlerden ya da stres, aşırı egzersiz ve kilo değişimleri gibi çevresel faktörlerden kaynaklanabilir. Fark edilmeden aylarca sürebilen bu durum, hem adet düzenini hem de doğurganlığı etkileyebileceğinden ihmal edilmemeli, düzenli takibi yapılmalıdır.

  • Yerleşme Kanaması: Yerleşme kanaması, döllenmiş yumurtanın rahim duvarına tutunduğu süreçte meydana gelen, genellikle hafif ve kısa süreli bir vajinal kanamadır. Adetle karıştırılabilse de aslında gebeliğin erken dönemine ait doğal bir belirtidir. Bu kanama, genellikle döllenmeden yaklaşık 6–12 gün sonra gerçekleşir ve çoğu zaman açık pembe ya da kahverengi lekelenme şeklinde görülür; yoğun ya da pıhtılı olmaz. Adet kanamasına göre daha kısa sürer, genellikle bir iki günle sınırlıdır ve beraberinde kasıkta hafif kramplar olabilir. Her kadında görülmeyebilir ve varlığı ya da yokluğu gebeliğin sağlıklı ilerleyip ilerlemediğini belirlemez. Korunmasız ilişkiden kısa bir süre sonra adet benzeri ama alışılmıştan farklı, hafif bir kanama yaşanıyorsa bunun yerleşme kanaması olabileceği düşünülmeli ve kesin tanı için gebelik testi yapılmalıdır.

  • Menopoz: Adet döngüsünün doğal bir parçası olan yaş alma süreci de kanamanın miktarını etkileyebilir. Özellikle 40 yaş sonrasında, premenopoz dönemine girildiğinde, hormon üretimi yavaşlar ve adet miktarı giderek azalabilir..

Adet Kanamasının Azalmasının Nedenleri Nelerdir?

Adet kanamasının önceki döngülere kıyasla belirgin şekilde azalması, çoğu kadının zaman zaman karşılaştığı ama çoğunlukla göz ardı ettiği bir değişikliktir; oysa bu durum, vücudun iç dengesinde yaşanan hormonal, fizyolojik ya da çevresel bir etkiye işaret ediyor olabilir. Daha önce 4-5 gün süren ve belirli bir miktarda olan adet kanamasının birden iki güne inmesi, çok hafif lekelenme şeklinde gelmesi ya da neredeyse fark edilmeyecek kadar azalması, genellikle rahim iç tabakasının yeterince kalınlaşmamasından kaynaklanır. Bu da çoğunlukla östrojen seviyesindeki düşüş, yumurtlamanın gerçekleşmemesi, aşırı stres, ani kilo değişimi, tiroid sorunları veya kullanılan hormonal doğum kontrol yöntemleri gibi etkenlerle bağlantılıdır. Vücut, kendini korumaya alır gibi bir tepki verir; üreme sistemini geri plana iter ve döngüyü minimum düzeyde tutar. Kanamanın miktarındaki bu azalma her zaman ciddi bir sağlık sorunu anlamına gelmese de özellikle birkaç ay üst üste tekrar ediyorsa veya beraberinde başka belirtiler de görülüyorsa ihmal edilmemeli ve uzman bir değerlendirmeyle nedenin netleştirilmesi sağlanmalıdır.

Az Gelen Adet Kanaması Nasıl Çoğaltılır?

Az gelen adet kanamasının (hipomenore) tedavisi, altta yatan nedenin ne olduğuna göre farklılık gösterir çünkü bu durum tek başına bir hastalık değil, genellikle başka bir sağlık durumunun belirtisidir. Bu nedenle ilk adım, kanamanın neden azaldığını doğru şekilde tespit etmektir. Tanı konduktan sonra ise tedavi, kişiye özel olarak planlanır.

Eğer kanama hormonal dengesizlikten kaynaklanıyorsa tedavide genellikle hormon düzeylerini dengeleyici ilaçlara başvurulur. Östrojen veya progesteron seviyelerindeki düşüklük söz konusuysa bu hormonları dengelemek için uygun dozlarda hormon replasman tedavisi ya da doğum kontrol hapları önerilebilir. Özellikle polikistik over sendromu gibi durumlarda yumurtlamayı teşvik eden ilaçlar da tedaviye dahil edilebilir.

Tiroid bezi ile ilgili bir sorun varsa (hipotiroidi ya da hipertiroidi), buna yönelik tedavi uygulandığında adet düzeni genellikle kendiliğinden normale döner. Aynı şekilde prolaktin hormonu yüksekse, bu düzeyi düşürmeye yönelik ilaçlar (örneğin bromokriptin gibi) kullanılarak adet kanaması tekrar eski haline getirilebilir.

Strese bağlı ya da aşırı kilo kaybı nedeniyle adet miktarında azalma yaşanıyorsa tedavi medikalden çok yaşam tarzı değişikliği odaklı olur. Sağlıklı ve dengeli beslenme, yeterli uyku, stres yönetimi, aşırı egzersizden kaçınma gibi faktörler bu durumda son derece etkilidir. Özellikle yeme bozuklukları gibi durumlarda psikolojik destek de tedavinin önemli bir parçasıdır.

Eğer az gelen adet, doğum kontrol yöntemlerine (örneğin hormonlu spiral, düşük doz doğum kontrol hapı) bağlıysa ve bu durum kişiyi tıbben rahatsız etmiyorsa, genellikle müdahale gerekmez ancak kişi bu durumdan rahatsızsa ya da gebelik planlıyorsa, kullanılan yöntemin değiştirilmesi değerlendirilebilir.

“Az adet kanaması normal mi?” sorusu, kişiden kişiye değişse de bazı durumlarda normal kabul edilebilir. En doğru tedavi planı ise ancak bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından detaylı değerlendirme sonrası belirlenebilir. Özellikle değişim birkaç ay boyunca devam ediyorsa veya bu durum günlük yaşamınızı etkiliyorsa kendi kendine geçmesini beklemek yerine profesyonel destek almak uzun vadede çok daha sağlıklı olacaktır.

Adet düzeninizdeki değişiklikleri ihmal etmeden detaylı değerlendirme ve doğru tedavi için Op. Dr. Esra Cömert Çabuk Cömert muayenehanesinden randevu alabilirsiniz.

 

Son Güncellenme Tarihi: 08 Ekim 2025
Esra Çabuk Cömert
Yazar:

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı